Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır. Bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir. Mitoloji, efsane, folklor ve tarihi öğeler içerir. Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir.
Bknz: destan
Efsane halkın hayal gücüyle yarattığı "ideal insan tipi"ni verir ve nesilden nesile anlatılır. Efsane ile masallar arasında uygunluk vardır. İki türde de olağanüstü olaylar işlenir. Yalnız efsane daha inandırıcıdır. Bu yönüyle hikaye ve destana yaklaşır.
Bknz: Efsane
Bknz: Mitoloji
1. Destanlar gerçek dünyaya ait konuları ele alırlar. İçlerinde bazı olağanüstülükler barındırsalar bile temelde tarih sahnesinde yer almış olaylar ve kahramanlar destanların konularıdır. Ancak aynı şeyi mitler için söylememiz mümkün değildir. Mitler bu dünyanın üstünde bir dünyada, sadece öyle olduğuna inanılan olayları ve kahramanları konu alırlar.
2. Destanların temelinde yatan ana duygu kahramanlıktır. Buna karşılık mitlerin temeli dünyanın, insanın ve varlıkların oluşumudur.
3. Destanlarda anlatılan olayların geçtiği coğrafya günümüz coğrafyasıdır. Yaşanılan yerlerin yaklaşık nereleri olduğunu biliriz. Ancak mitlerde durum daha farklıdır. Mitlerin geçtiği coğrafya masalsı bir coğrafyadır.
4. Üslup yönünden destanlar, mitlere göre daha uzun soluklu eserlerdir.
1. Destan ve mitolojilerin oluşum süreçleri birbirine benzemektedir. Her iki türde deanlatılanlar, anlatım zamanında çok önce meydana gelmiştir.
2. Mitler genellikle dünyanın, insanın veya başka bir şeyin oluşumunu konu alırlar. Destanlarda da kısmen bu tür konuların ele alındığını görmekteyiz.
3. Doğaüstü ve fizik ötesi güçler yanı sıra, doğa güçleriyle savaşa girmiş, onları yenmişya da yenememiş ilk yiğitlerin kimlik ve kişiliklerini belirtmesiyle de mitoslar, eposlara, yani destanlara malzeme olur, destanları oluştururlar(Necatigil, 2002: 13).
4. En kısa tanımıyla mitoslar; doğa güçlerinin kişileştirilmesi, canlı varlıklar ya daölümsüz tanrılar halinde tasarlanması, eposlar ise tarihten önceki insan topluluklarının ilkel tarihleri olduğuna göre; mitoslarla eposlar arasında yer yer aynı malzemeyi kullanmak, aralarında bağlantılar olan konuları değişik oranlarda ve farklı açılardan işlemek bakımından bir kesişme görülür (a.g.e., s.13).
5. Destan kahramanları, mitoslardaki tanrılar ve tanrısal güçlerle yaşamdaki insanlararasında köprüler kuran kişilerdir(a.g.e., s.13).
1. Destanlardaki olayları tarih sayfalarında bulmamız mümkündür. Ama bunu efsaneiçin her zaman söyleyemeyiz.
2. Destanlar milletlerin yaşamış olduğu önemli olayları konu alır. Bu bakımdan bu önemli olayları bir tarihi gerçeklik olarak görebiliyoruz. Ancak bunu bütün efsaneler için söylememiz mümkün değildir(Güleç, 2002).
3. Efsane ile destanın geçtiği zaman farklıdır. Bir olayın destan olabilmesi için eski devirlerde ortaya çıkması, aradan bir zaman geçtikten sonra meydana gelmesi gerekir. Destanın olayı ile destanın teşekkülü arasında uzun zaman geçmesi gerekir. Efsanenin oluşması için uzun bir zaman geçmesi gerekmez.
4. Efsanelerin bazılarında kutsallık olmasına karşın, bu husus destanlarda görülmez.Destanlar daha çok milli olmaları bakımından bir orijinallik taşırlar. Efsanelerin çoğunda kahramanlar manen yücelirler, diğer türlerde bu yücelme görülmez, destanlarda bir tanrı inancı yaşanır, fakat bu yaşama hali bir yücelme değildir(Öztürk, 1985: 144).
5. Efsanelerin benzerlerini başka milletlerde de bulabiliriz. Fakat destanlar milli oldukları için benzerleri olamaz, sadece bir millete aittirler(Güleç, 2002).
6. Mehmet Kaplan’ın tip tahlillerinden hareketle efsanelerdeki sessiz, sakin insan tipine karşın destanlarda savaşçı, kahraman tipi olduğunu söyleyebiliriz(Kaplan, 1991).
1. Destan ve efsaneyi olayların anlatıldığı coğrafya yönüyle karşılaştıracak olursak, her iki türde de olayların günümüz coğrafyasında, gerçek dünyada geçtiğini görürüz. Bilinmeyen ülkeler ve diyarlar yoktur, destan ve efsanelerde(Ergun, 1997: 48).
2. Aynı şekilde, her iki türde de anlatılanlar gerçek olarak kabul edilir. Her ne kadar olağanüstü olaylar görülse de anlatılanlar, genel olarak gerçekleşmiş kabul edilir.
3. Anlatılan olağanüstü olaylar özellikle destanlarda, yaşanmış olaylardan çok sonra destanın teşekkül evresinde sonradan eklenmiş olaylardır.
4. Ayrıca bazı destanlar, zaman içinde uzun soluklu anlatma özelliğini kaybederek küçülür ve efsaneye dönüşebilir. Bazı efsaneler ise destanların bünyesine dâhil olarak günümüze kadar gelmişlerdir(a.g.e., s.48).
5. Destanlar uzun ve geniş içerikli eserlerdir. Efsaneler ise destanlara göre daha kısa veinsanların inanmak istedikleri bir olayı konu edinirler.
1. Pertev Naili Boratav’ın “ belki eskiden destanların gördükleri vazifeleri üzerine almış yeni ve orijinal bir nev’in mahsulleri” (2002: 39) diye nitelediği halk hikâyeleri mutlaka tarihi bir olaya dayanmaması, nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir kısmının ağırlık kazanması, şahısların ve olayların anlatımında takınılan gerçekçi tavır, kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer vermesi gibi hususlarda destanlardan ayrılmaktadır.
2. Destanlarda bir topluluğun ve o topluluk başındaki hükümdarın meydana gelişi,toplum içindeki çeşitli birliklerin kendi aralarında çarpışarak tek bir yönetim altında birleşmeleri, daha sonra dış ülkeleri ele geçirmeleri, doğa ve doğaüstü kuvvetlerle savaşmaları gibi konular anlatılır. Yerleşik hayat başladıktan sonra ortaya çıkan halk hikâyelerinde ise, şehir, aile ve toplum içi çatışmalar konu alınır(Kudret, 1995: 283).
3. Destanlarda akıncı bir ruh, hikâyeler de ise toplumun karakteri yaşar, destanlar dış çarpışmaların, hikâyeler ise iç mücadelenin mahsulleridir, onun içindir ki, kupkuru bir hal tercümesi olmaktan ziyade, kahramanların maddî ve manevî yapılarına, toplumun hayat anlayışına dayanırlar. Bu nedenle, hikâyeler hayatın gerçek yüzünü acı ve tatlı taraflarını, yine de ferdin tasavvur ettiği geleceğe göre anlatırlar, insan hayatını şekillendiren bu ger çek içinde, bazen olağanüstüye dayanan hayaller de yeralır; Bu olağanüstü hal hikâyenin devamını sağlayan ruha canlılık verir, onu güçlükılar(Öztürk, 1985: 42).
4. Destanlardaki soylu kişilere karşılık, halk hikâyelerinde tüccarlar, zanaatkârlar, halktan kişiler, din adamları vb. olayların başkişisi olur. Destanlara kıyasla hikâyelerde olağanüstü özellikler epeyce azdır. Destanlarda bütün toplumun temsilcisi olan kahraman, düşmanlar ve olağanüstü güçlerle savaşırken, halk hikâyelerinde anlatılan ilişkiler toplum içi olup, fertler ve tabakalar arasında cereyan eder.
1. Halk hikâyeleri de destanlar gibi âşıklar (ozanlar) tarafından saz eşliğinde anlatılır. Destanlar da halk hikâyeleri de bu şekilde dilden dile, nesilden nesile günümüze ulaşmışlardır. Ozanların saz eşliğinde anlattıkları bu her iki sözlü edebiyat verimi dehalk arasında söylenirken aynı zamanda gelişmiş ve başlangıçta bir fidanken heybetli birer çınar olmuşlardır(Güleç, 2002).
2. Destanlar gibi, halk hikâyelerinin oluşumu da çoğu zaman geçmiş bir olaya, yaşamış bir kişinin hayatına bağlıdır. Destanlarda olduğu gibi halk hikâyeleri de ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa geçerek aktarılmışlardır. Her iki tür de bu bakımdan sözlü edebiyat ürünleridir.
3. Halk hikâyeleri destanlar gibi büsbütün manzum olmasalar bile büyük ölçüde manzum kısımları da vardır. Bu manzumeler olayın gelişimine yardımcı olmaktadır(Boratav, 2002).
4. Destanlarda birçok olağanüstü olaylara yer verildiğinden bahsetmiştik. Halk hikâyelerinde de doğaüstü kuvvetlere ve olağanüstü olaylara geniş ölçüde yer verilir. Halk hikâyesi, milli olması, tarihle yakın münasebeti bulunması gibi vasıflarla destanlara yaklaşmaktadır(Güleç, 2002).
Tarih: 2016-03-02 01:56:59 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Mit Destan Efsane Nedir
Bu Yazıda Neler Var:
Destan Nedir
Kahramanlarının olağanüstü eylemlerini coşkulu, törensel bir üslupla anlatan ve genellikle birkaç bölümden oluşan manzum yapıtlardır. Bilinen en eski edebiyat türlerinden biridir. Mitoloji, efsane, folklor ve tarihi öğeler içerir. Destanlar ve destansı öyküler ilkçağlardan beri dünyanın her yerinde gelenekleri sonraki kuşaklara aktarmak için kollektif olarak yaratılmış edebi biçimlerdir.
Bknz: destan
Efsane Nedir
Türkçe: «Söylence»; Arapça: «Ustüre» (cem’i: esatir); Farsça: «Fesâne, efsâne»; Yunanca : «Mitos, mit» kelimeleri ad olarak verilmiştir. Tabiat üstü özellikler gösteren kişilerin hayatlarının ve olayların anlatıldığı hikayeler.Efsane halkın hayal gücüyle yarattığı "ideal insan tipi"ni verir ve nesilden nesile anlatılır. Efsane ile masallar arasında uygunluk vardır. İki türde de olağanüstü olaylar işlenir. Yalnız efsane daha inandırıcıdır. Bu yönüyle hikaye ve destana yaklaşır.
Bknz: Efsane
Mitoloji Nedir
Mitoloji kelimesi, yunanca mythos ( masal - hikaye ) ve logos ( söz ) kelimesinden yapılmıştır. Mitoloji; çok ski zamanlarda gelmiş ve yaşamış olan ulusların inandıkları tanrıların, kahramanların, devlerin ve perilerin hayat ve bahseden hikayelerdir.Bknz: Mitoloji
Destanla Mit Arasındaki Farklar
1. Destanlar gerçek dünyaya ait konuları ele alırlar. İçlerinde bazı olağanüstülükler barındırsalar bile temelde tarih sahnesinde yer almış olaylar ve kahramanlar destanların konularıdır. Ancak aynı şeyi mitler için söylememiz mümkün değildir. Mitler bu dünyanın üstünde bir dünyada, sadece öyle olduğuna inanılan olayları ve kahramanları konu alırlar.
2. Destanların temelinde yatan ana duygu kahramanlıktır. Buna karşılık mitlerin temeli dünyanın, insanın ve varlıkların oluşumudur.
3. Destanlarda anlatılan olayların geçtiği coğrafya günümüz coğrafyasıdır. Yaşanılan yerlerin yaklaşık nereleri olduğunu biliriz. Ancak mitlerde durum daha farklıdır. Mitlerin geçtiği coğrafya masalsı bir coğrafyadır.
4. Üslup yönünden destanlar, mitlere göre daha uzun soluklu eserlerdir.
Destanla Mit Arasındaki Benzerlikler
1. Destan ve mitolojilerin oluşum süreçleri birbirine benzemektedir. Her iki türde deanlatılanlar, anlatım zamanında çok önce meydana gelmiştir.
2. Mitler genellikle dünyanın, insanın veya başka bir şeyin oluşumunu konu alırlar. Destanlarda da kısmen bu tür konuların ele alındığını görmekteyiz.
3. Doğaüstü ve fizik ötesi güçler yanı sıra, doğa güçleriyle savaşa girmiş, onları yenmişya da yenememiş ilk yiğitlerin kimlik ve kişiliklerini belirtmesiyle de mitoslar, eposlara, yani destanlara malzeme olur, destanları oluştururlar(Necatigil, 2002: 13).
4. En kısa tanımıyla mitoslar; doğa güçlerinin kişileştirilmesi, canlı varlıklar ya daölümsüz tanrılar halinde tasarlanması, eposlar ise tarihten önceki insan topluluklarının ilkel tarihleri olduğuna göre; mitoslarla eposlar arasında yer yer aynı malzemeyi kullanmak, aralarında bağlantılar olan konuları değişik oranlarda ve farklı açılardan işlemek bakımından bir kesişme görülür (a.g.e., s.13).
5. Destan kahramanları, mitoslardaki tanrılar ve tanrısal güçlerle yaşamdaki insanlararasında köprüler kuran kişilerdir(a.g.e., s.13).
Destanla Efsane Arasındaki Farklar
1. Destanlardaki olayları tarih sayfalarında bulmamız mümkündür. Ama bunu efsaneiçin her zaman söyleyemeyiz.
2. Destanlar milletlerin yaşamış olduğu önemli olayları konu alır. Bu bakımdan bu önemli olayları bir tarihi gerçeklik olarak görebiliyoruz. Ancak bunu bütün efsaneler için söylememiz mümkün değildir(Güleç, 2002).
3. Efsane ile destanın geçtiği zaman farklıdır. Bir olayın destan olabilmesi için eski devirlerde ortaya çıkması, aradan bir zaman geçtikten sonra meydana gelmesi gerekir. Destanın olayı ile destanın teşekkülü arasında uzun zaman geçmesi gerekir. Efsanenin oluşması için uzun bir zaman geçmesi gerekmez.
4. Efsanelerin bazılarında kutsallık olmasına karşın, bu husus destanlarda görülmez.Destanlar daha çok milli olmaları bakımından bir orijinallik taşırlar. Efsanelerin çoğunda kahramanlar manen yücelirler, diğer türlerde bu yücelme görülmez, destanlarda bir tanrı inancı yaşanır, fakat bu yaşama hali bir yücelme değildir(Öztürk, 1985: 144).
5. Efsanelerin benzerlerini başka milletlerde de bulabiliriz. Fakat destanlar milli oldukları için benzerleri olamaz, sadece bir millete aittirler(Güleç, 2002).
6. Mehmet Kaplan’ın tip tahlillerinden hareketle efsanelerdeki sessiz, sakin insan tipine karşın destanlarda savaşçı, kahraman tipi olduğunu söyleyebiliriz(Kaplan, 1991).
Destanla Efsane Arasındaki Benzerlikler
1. Destan ve efsaneyi olayların anlatıldığı coğrafya yönüyle karşılaştıracak olursak, her iki türde de olayların günümüz coğrafyasında, gerçek dünyada geçtiğini görürüz. Bilinmeyen ülkeler ve diyarlar yoktur, destan ve efsanelerde(Ergun, 1997: 48).
2. Aynı şekilde, her iki türde de anlatılanlar gerçek olarak kabul edilir. Her ne kadar olağanüstü olaylar görülse de anlatılanlar, genel olarak gerçekleşmiş kabul edilir.
3. Anlatılan olağanüstü olaylar özellikle destanlarda, yaşanmış olaylardan çok sonra destanın teşekkül evresinde sonradan eklenmiş olaylardır.
4. Ayrıca bazı destanlar, zaman içinde uzun soluklu anlatma özelliğini kaybederek küçülür ve efsaneye dönüşebilir. Bazı efsaneler ise destanların bünyesine dâhil olarak günümüze kadar gelmişlerdir(a.g.e., s.48).
5. Destanlar uzun ve geniş içerikli eserlerdir. Efsaneler ise destanlara göre daha kısa veinsanların inanmak istedikleri bir olayı konu edinirler.
Destanla Halk Hikâyesi Arasındaki Farklar
1. Pertev Naili Boratav’ın “ belki eskiden destanların gördükleri vazifeleri üzerine almış yeni ve orijinal bir nev’in mahsulleri” (2002: 39) diye nitelediği halk hikâyeleri mutlaka tarihi bir olaya dayanmaması, nazım-nesir karışık oluşu ve zamanla nesir kısmının ağırlık kazanması, şahısların ve olayların anlatımında takınılan gerçekçi tavır, kahramanlıktan çok aşk maceralarına yer vermesi gibi hususlarda destanlardan ayrılmaktadır.
2. Destanlarda bir topluluğun ve o topluluk başındaki hükümdarın meydana gelişi,toplum içindeki çeşitli birliklerin kendi aralarında çarpışarak tek bir yönetim altında birleşmeleri, daha sonra dış ülkeleri ele geçirmeleri, doğa ve doğaüstü kuvvetlerle savaşmaları gibi konular anlatılır. Yerleşik hayat başladıktan sonra ortaya çıkan halk hikâyelerinde ise, şehir, aile ve toplum içi çatışmalar konu alınır(Kudret, 1995: 283).
3. Destanlarda akıncı bir ruh, hikâyeler de ise toplumun karakteri yaşar, destanlar dış çarpışmaların, hikâyeler ise iç mücadelenin mahsulleridir, onun içindir ki, kupkuru bir hal tercümesi olmaktan ziyade, kahramanların maddî ve manevî yapılarına, toplumun hayat anlayışına dayanırlar. Bu nedenle, hikâyeler hayatın gerçek yüzünü acı ve tatlı taraflarını, yine de ferdin tasavvur ettiği geleceğe göre anlatırlar, insan hayatını şekillendiren bu ger çek içinde, bazen olağanüstüye dayanan hayaller de yeralır; Bu olağanüstü hal hikâyenin devamını sağlayan ruha canlılık verir, onu güçlükılar(Öztürk, 1985: 42).
4. Destanlardaki soylu kişilere karşılık, halk hikâyelerinde tüccarlar, zanaatkârlar, halktan kişiler, din adamları vb. olayların başkişisi olur. Destanlara kıyasla hikâyelerde olağanüstü özellikler epeyce azdır. Destanlarda bütün toplumun temsilcisi olan kahraman, düşmanlar ve olağanüstü güçlerle savaşırken, halk hikâyelerinde anlatılan ilişkiler toplum içi olup, fertler ve tabakalar arasında cereyan eder.
Destanla Halk Hikâyesi Arasındaki Benzerlikler
1. Halk hikâyeleri de destanlar gibi âşıklar (ozanlar) tarafından saz eşliğinde anlatılır. Destanlar da halk hikâyeleri de bu şekilde dilden dile, nesilden nesile günümüze ulaşmışlardır. Ozanların saz eşliğinde anlattıkları bu her iki sözlü edebiyat verimi dehalk arasında söylenirken aynı zamanda gelişmiş ve başlangıçta bir fidanken heybetli birer çınar olmuşlardır(Güleç, 2002).
2. Destanlar gibi, halk hikâyelerinin oluşumu da çoğu zaman geçmiş bir olaya, yaşamış bir kişinin hayatına bağlıdır. Destanlarda olduğu gibi halk hikâyeleri de ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa geçerek aktarılmışlardır. Her iki tür de bu bakımdan sözlü edebiyat ürünleridir.
3. Halk hikâyeleri destanlar gibi büsbütün manzum olmasalar bile büyük ölçüde manzum kısımları da vardır. Bu manzumeler olayın gelişimine yardımcı olmaktadır(Boratav, 2002).
4. Destanlarda birçok olağanüstü olaylara yer verildiğinden bahsetmiştik. Halk hikâyelerinde de doğaüstü kuvvetlere ve olağanüstü olaylara geniş ölçüde yer verilir. Halk hikâyesi, milli olması, tarihle yakın münasebeti bulunması gibi vasıflarla destanlara yaklaşmaktadır(Güleç, 2002).
Tarih: 2016-03-02 01:56:59 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx